İşyerlerinde daima öncelik olarak belirlenen iş güvenliğinin en önemli temellerinden birini risk değerlendirmesi bir diğer adıyla boşluk analizi oluşturur. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu Madde 4’e göre işverenin işletmesine ait risk değerlendirmesini yapması veya yaptırması sorumluluğu bulunmaktadır. Risk değerlendirmesi, adından da anlaşılacağı üzere işletme içerisinden bulunan risklerin belirlenerek bunların verebileceği zararlardan korunmayı amaçlayan bir çalışmadır. Risk değerlendirmesi için literatürde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. En çok bilinenler arasında ise Fine-Kinney analizi, 5×5 matris ve balık kılçığı yöntemleri yer almaktadır. İşletmenin barındırdığı riskler ve işletmede yapılan işlere göre risk değerlendirmesine ait yöntem belirlenebilmektedir.
Risk değerlendirmesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Madde 11, İşverenin acil durum planını da hazırda bulundurması sorumluluğunu belirtir. Acil durum planı, işyerinde karşılaşılabilecek iş kazası, yangın, deprem, sabotaj, sel baskını gibi olaylar ve doğal afetleri kapsamaktadır. Acil durum planı, her işyeri için özeldir ve bahsedilen acil durumlarda alınması gereken emniyet tedbirlerini ve yapılması gereken faaliyetleri anlatır.
Acil Durum Planı ve Risk Değerlendirmesi
Acil durum planı afet durumunda hiçbir çalışanın zarar görmemesi için yapılması gerekenleri anlatırken, risk değerlendirmesi ise afet öncesinde alınması gereken tedbirleri belirler. Bu nedenle risk değerlendirmesi proaktif bir çalışmadır ve bu anlamda büyük önem taşımaktadır.
Ülkemiz farklı fay hatlarının yer aldığı deprem kuşağında bir bölgedir ve son dönemde birçok depremle mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle afet durumunu içeren bir risk analizi ülkemiz işyerleri için büyük önem taşımaktadır. Bu risk değerlendirmesi, öncelikle binanın yapısal sağlamlığını kapsamalıdır. Bunun için İnşaat Mühendisleri Odası gibi kurumlardan destek alınarak binanın depreme dayanıklılık analizi yaptırılabilir. Çıkan sonuçlar doğrultusunda risk değerlendirmesi gerçekleştirilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmektedir.
Afet kapsamında değerlendirilecek bir diğer risk ise yangındır. Bunun için işyerinde yanıcı ve parlayıcı maddelerin doğru şekilde depolanması gerekir. Bununla beraber, yangın söndürücülerin sayısı, türü ve konumu kanun ve mevzuata uygun olmalıdır. Yangın söndürücülerin önünde, ulaşılmasını engelleyecek eşyaların ve ekipmanların olmaması risk değerlendirmesi kapsamında konu edilmeli ve önlemler alınmalıdır.
Sel baskını da afet kapsamında yer alan risklerden biridir. Bu amaçla hazırlanan risk değerlendirmesinde, işyerinin ve bulunduğu bölgenin kanalizasyon tesisatı, binanın bulunduğu zemin ve eşiklerin gözden geçirilmesi gerekir. Sabotaj da işyerlerinin risk değerlendirmesinde göz önünde bulundurulması gereken bir dış etki olup tüm yönleriyle ele alınarak risk değerlendirmesine dahil edilmelidir.
Risk Değerlendirmesinde İş Kazaları
Acil durum risk değerlendirmesinde en sık karşılaşılan ve en büyük yüzdeye sahip olan konu başlığı ise iş kazasıdır. Hafif, orta ve yüksek önem düzeyine sahip iş kazaları riski işyerinde her zaman bulunmaktadır. Bu nedenle, risk değerlendirmesi yapılırken ofisler, varsa imalat ve test alanları, kimyasal depoları ve mola alanları gibi tüm işyeri alanları göz önünde bulundurulmalıdır. Böylece, acil durumlar kapsamında değerlendirilebilecek iş kazaları için risk değerlendirmesi yapılabilir.
Risk değerlendirmesi yöntemleri, doktora tezlerine dahi konu olan bir çalışmadır. Mevcut risk değerlendirmesi yöntemleriyle beraber yeni yöntemler de literatüre dahil edilmektedir. Bu sayede farklı işletmeler ve farklı iş alanları için spesifik risk değerlendirmelerinin yapılabilmesi sağlanmaktadır.
Sonuç olarak, tüm işyerlerinin hem kanuna uygunluk hem de çalışanların emniyetlerinin sağlanması amacıyla risk değerlendirmelerini, işe başlamadan önce tamamlamaları zaruri ve faydalıdır. Siz de işyeriniz için gereken güncel ve kapsamlı risk değerlendirmesi için hemen şimdi bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Entegratör güvenli günler diler.